DEPRESYON

İki haftalık dönem boyunca kişinin daha öncesine kıyasla günlük işlevsellik düzeyinde bozulma olması, Çökkün duygudurum ya da kişinin daha önceden ilgi duyduğu şeylere karşı ilgisizlik hissetmesi, zevk almaması en belirgin kriterlerdendir. Çökkün hissetmek, neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde görülür. Kişi genelde üzüntülüdür, kendini boşlukta hisseder ya da umutsuzdur. Etrafındakiler tarafından üzüntülü, ağlamaklı görünür. Bu durum çocuklarda ve ergenlerde kolay kızma olarak kendini gösterebilir.
DEPRESYON başlıklı yazımı okuyunuz

BİREYSEL PSİKOTERAPİ

Psikoterapi terapist ve danışan arasında geçen; belirli etik kurallar çerçevesinde gerçekleştirilen, karşılıklı konuşmaya dayanan bir etkileşim sürecidir. Grup terapisinde bu etkileşim iki kişiden fazlası arasında gerçekleşir. Psikoterapide kişiler arası bu insani ilişki terapötik amaçlarla, sistemli olarak kullanılır. Psikoterapi sürecinde amaç danışanın bilişsel, duygusal, davranışsal işlevlerden birinde ya da birkaçında yaşadığı sıkıntının giderilmesidir. Bu boyutlarda değişimi hedefleyen kişilerin başvurusuna cevap verir.
PSİKOTERAPİ NEDİR başlıklı yazımı okuyunuz

ŞEMA TERAPİ

Şemalar gelişimimizin erken dönemi olan çocukluk çağımızdan beri takmış olduğumuz gözlüklere benzer. Kendimiz, diğer insanlar ve dünya hakkındaki algılarımız, inançlarımızı oluşturur. Yaşadığımız süreç boyunca deneyimlerimize açıklamalar getiririz. Yeni olaylara verilen ilk tepkiler ve inanışlar sonrası bu inanışlar giderek daha köklü hale gelmeye başlar. Aslında şemalar her olayda yeni bir tepki oluşturmaktan bizi kurtarıp hayatı daha kolay hale getirebilir.
ŞEMA TERAPİ başlıklı yazımı okuyunuz

ANKSİYETE

Kaygı bir diğer adıyla anksiyete, bireylerde tehlike ya da tehdit içeren bir durumla karşı karşıya kaldıklarında ortaya çıkan duygulanım durumudur. Bu duygulanıma eşlik eden bedensel reaksiyonlar bulunur. Kasların gerilmesi, titreme, ellerin terlemesi, kalp atışı hızlanması gibi. Kişi kaygılandıkça belirtiler artar, belirtiler arttıkça da kaygılanır.
KAYGI NEDİR başlıklı yazımı okuyunuz

YEME BOZUKLUĞU

Doğumdan itibaren bireyin yeme davranışının oluşum ve gelişiminde ödül mekanizması, homeostatik sistemler, duyusal, motor sistem gelişimi, bireyin içinde yetiştiği çevre ve kültür, ebeveyn tutumları gibi pek çok faktör etkilidir. Yeme davranışı yaşam için yadsınamaz bir gereklilikken kimi zaman obsesyonlarla birlikte bir psikiyatrik bozukluk haline dönüşebilmekte ya da normal yeme davranışlarında sapmalar meydana gelebilmektedir.
YEME BOZUKLUKLARI başlıklı yazımı okuyunuz

İLETİŞİM SORUNLARI

İletişim sorunları, farklı bireyler veya gruplar arasında anlam kargaşası, yanlış anlaşılmalar veya etkili bir şekilde mesaj iletilmemesi durumlarını ifade eder.

ERGEN TERAPİSİ

Ergen terapisi, ergenlik dönemindeki bireylerin duygusal, psikolojik ve sosyal zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmayı amaçlayan bir terapi sürecidir. Ergenlik dönemi, fiziksel, duygusal ve zihinsel değişimlerin yoğun olduğu bir dönemdir. Bu yüzden ergenlerin yaşadıkları stres, kimlik arayışı, aile içi problemler, arkadaş ilişkileri gibi çeşitli zorluklarla başa çıkabilmesi için terapi faydalı olabilir.

KUMAR BAĞIMLILIĞI

İnsanlık kadar eski bir tarihe ulaşmakla birlikte kumar farklı ülkelerde farklı biçimlerde gelişmiştir. İlk olarak Çin kültüründe (MÖ 300’lü yıllar) zar üzerinden iddia oyunları oynandığına dair bulgular bulunmuştur. 1800’lü yıllarda ise Hong Kong ve Çin’de kumarın günlük yaşamın bir parçası haline geldiği görülmüştür. Oyun kağıtları da Çin’den Avrupa’ya ve Avrupa’dan dünyaya yayılmıştır.
KUMAR BAĞIMLILIĞI başlıklı yazımı okuyunuz

ALKOL BAĞIMLILIĞI

Bağımlılık bir beyin hastalığıdır, diğer hastalıklarda görüldüğü gibi beyinde değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler kişinin beyindeki kontrol mekanizmasının bozulmasına ve bağımlı olunan nesneye karşı kontrol sağlayamamasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla bağımlı kişi hastadır.
ALKOL BAĞIMLILIĞI başlıklı yazımı okuyunuz

MADDE BAĞIMLILIĞI

“İrade meselesi, kafada bitireceksin, içme işte, istesen içmezsin” gibi pek çok söz bağımlılara sıklıkla söylenir. Sürekli maddenin zararlarını anlatan nasihatler vermek, bağımlı kişinin davranışlarını eleştirmek, yargılamak ve böylece maddeyi bırakacağına inanmak işlevsel değildir. Bilakis çevrenin bu ve benzeri yaklaşımları, kişinin bağımlılığını tetikleyebilir.
MADDE BAĞIMLILIĞI başlıklı yazımı okuyunuz

TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI

Davranışsal bağımlılıklar ile ilgili ilk yayınlara 1990 yıllarında yer verilmiştir. Davranışsal bağımlılıklar; online kumar bağımlılığı, online alışveriş bağımlılığı, online cinsellik bağımlılığı, pornografi bağımlılığı gibi internet temelli bağımlılıkları da kapsamaktadır (Davranışsal bağımlılıklar hakkında bilgi almak için tıklayınız). İnternet bağımlılığı da bu bağımlılıklardan biri olarak; alkol ve madde bağımlılığına oranla daha yeni bir alandır.
TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI başlıklı yazımı okuyunuz

ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ

Özgüven eksikliği, bireyin kendine ve yeteneklerine olan güveninin düşük olması durumudur. Bu, bir kişinin kendi değerini veya potansiyelini yeterince takdir edememesiyle sonuçlanır. Özgüven eksikliği, kişinin yaşam kalitesini, ilişkilerini, kariyerini ve genel psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir.