Şemalar gelişimimizin erken dönemi olan çocukluk çağımızdan beri takmış olduğumuz gözlüklere benzer. Kendimiz, diğer insanlar ve dünya hakkındaki algılarımız, inançlarımızı oluşturur. Yaşadığımız süreç boyunca deneyimlerimize açıklamalar getiririz. Yeni olaylara verilen ilk tepkiler ve inanışlar sonrası bu inanışlar giderek daha köklü hale gelmeye başlar. Aslında şemalar her olayda yeni bir tepki oluşturmaktan bizi kurtarıp hayatı daha kolay hale getirebilir.
Tanıdık olduğumuz olayları aynı şekilde yorumlayarak daha hızlı ve kolay tepkiler veririz. Ancak paradoksal şekilde şemalar bu yönüyle uyum bozucu hale de gelebilir. Her farklı deneyimi aynı yorumlamamıza sebep vererek varsayımlarımıza göre, kısıtlı bir değerlendirme yapmamıza neden olurlar. Her yeni inanışımız bilişsel uyumluluk gereği diğerinin üzerine eklenmeye meyillidir. Böylece yeni bilgiler de var olan bilgiyi doğrulamaya yönelik değerlendirilir. Şemalar da bu yönüyle uyumlu, uyumsuz, iyi, kötü olabilir.
Yapılan çalışmalar özellikle çocukluk çağındaki toksik yaşantıların olumsuz, uyum bozucu şemalar oluşmasında etkili olduğunu göstermektedir. Davranışlarımızın şemalar tarafından güdülenmesi dolayısıyla uyum bozucu şemalar olumsuz davranışlarda bulunmamızı tetikleyebilir.
Tüm şemalar her birimizde farklı bir düzeyde bulunur. Bunların tespiti ile uyumlu, uyumsuz şemalarımızı ve bunlarla baş etme yollarımızı keşfederiz. Bu yönüyle şema terapi çoğu kişiye hitap eder. Özellikle tedavisinin zor olduğu düşünülen psikolojik bozukluklara da uygun bir terapi yöntemidir.

Kimler Şema Terapiye İhtiyaç Duyar
Özellikle şu söylemlerde bulunan kişiler şema terapiye uygundur;
-İlişkilerimi sürdürmekte zorlanıyorum.
-Her defasında bu kişi beni nerden buldu derken fark ettim ki dönüp dolaşıp her seferinde hep aynı kişileri seçiyorum.
-Benim sevdiğim beni sevmiyor, beni seveni ben sevmiyorum.
-Sevdiğim kişi bana ilgi gösterince değerini kaybediyor. Bir anda ondan uzaklaşıyorum.
-Kaç yaşına geldim, kariyerimde istediğim her şey neredeyse gerçekleşti; ama nedenini anlamadığım bir boşluk; mutsuzluk hissediyorum ve bundan kurtulamıyorum.
-Ne yaparsam yapayım bir türlü başarılı hissedemiyorum, yetmiyor.
-Herkes çok mutlu paylaşımlar yapıyor ama ben hep yalnızım.
-Pazar günleri kocaman bir boşlukla uyanıyorum.
Bunların dışında da pek çok kişi şema terapiye başvurabilir.
Şema terapinin amacı kişide var olan uyumsuz şema ve baş etme yollarını keşfedip zayıflatmak, kişinin sağlıklı yönünü güçlendirmeye yardımcı olmaktır. Kişiyi etkileyen uyum bozucu o iç sesi kısmaya, kendini affetmeye, hissettiklerini daha iyi ifade etmeye ve daha güvende hissetmeye yardım eder. Şema terapi kişinin genel olarak daha mutlu hissedebilmesi için uyum bozucu şemalarını zayıflatmaya ve sağlıklı yönünü güçlendirmeye yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır.
Şemaların Kökenleri
Şemaların ortaya çıkmasını etkileyen 4 temel yaşam deneyimi vardır.
1. İhtiyaçların toksik olarak engellenmesi. Bu, çocuğun ihtiyacı olan şeyi çok az deneyimlediğinde ya da hiç deneyimlemediğinde meydana gelir. Duygusal yoksunluk, terk edilme gibi şemaların oluşmasında etkili olur. Çocuğun çevresinde tutarlılık, anlayış ve sevgi gibi önemli şeyler eksiktir.
2. Örselenme ya da kurban edilme. Çocuk çevresi ve ailesi tarafından zarara uğratılıp kurban edildiğinde güvensizlik kötüye kullanılma, kusurluluk utanç zararlara karşı dayanıksızlık gibi şemalar geliştirir.
3. Diğerlerinin aksine çocuğun ihtiyacı olan şeylerden çok fazla deneyimlemesi. Örneğin ebeveynlerin normalde bir çocuk için ihtiyacından çok daha fazla karşılık vermesi. Bağımlılık, yetersizlik ya da haklılık, üstünlük gibi şemalarının oluşmasına sebep olur. Çocuklar el bebek gül bebek büyütülüp şımartıldığında kendi özerkliğini elde edemeyip gerçekçi sınırlarla karşılaşamazlar. Böylece aile çocuğunun yaşamını aşırı derecede müdahale etmiş olur. Onu gereğinden fazla korur ya da ona hiçbir sınır olmadan aşırı bir özerklik verir. Bunlar da çocuk için uyumsuz şemalar oluşturmada etkendir.
4. Seçici içselleştirme / Önemli ötekilerle özdeşleşme. Çocuk ailesinin duygularını, deneyimlerini, düşüncelerini ve davranışlarını seçer ve onları içselleştirir. İstismarcı babası olan bir çocuğun saldırgan düşünce, duygu ve davranışları içselleştirmesi ve istismarcı olması gibi. Ancak bunların hiçbiri bu davranışlara maruz kalan her kişinin de direkt aynı olacağı anlamına gelmez. Çocuklar bazen bunun tam zıddı yönde de hareket edebilir. Özellikle mizaç bu noktada önemlidir.
Tüm aşamaların kökeni, çocukluk çağı travmaları ve kötü muameleye dayanmamaktadır. Hiçbir çocukluk çağı travması olmamasına rağmen kişi yine de o şemaya ait özellikler gösterebilir. Örneğin çocukluğu boyunca çok fazla muhafaza edilmiş ve aşırı korunmuş biri bağımlılık / yetersizlik şeması geliştirebilir. Aslında şemaların kökeninde travma olmasa da, tüm uyumsuz şemalar yıkıcıdır. Çocuklukta ve ergenlik döneminde düzenli bir şekilde tekrar edildiği için toksik deneyimlerin etkisi birikerek şemanın kökleşmesine yol açar.
Şemalar farklı şiddet düzeylerine sahiptir. Bir şema ne kadar şiddetliyse onu aktive edecek olay da o kadar fazla olur. Örneğin kişideki kusurluluk şeması çok köklü olduğunda birey kendisini eleştirme ihtimali olan kişilere o şiddette daha yakın hisseder. Çoğu zaman farkında olmadan o şemayı bir şekilde doğrulayacak alanlar bulur.

5 Temel İhtiyaç
Genel görüşe göre şemalar, çocukluktaki genel duygusal gereksinimlerin karşılanmamasıyla ilişkilidir. Özellikle 5 çekirdek duygusal gereksinimin karşılanmaması şemanın kökeninde etkilidir.
1. Başkalarına güvenli bağlanma,
2. Özerklik / Yeterlilik / Kimlik algısı,
3. İhtiyaç ve duyguları ifade özgürlüğü,
4. Kendiliğindenlik,
5. Makul sınırlar / Özdenetim.
Genelde herkes bu ihtiyaçlara sahiptir. Kimisi için bunlar daha güçlü ihtiyaç iken, kimisi için daha zayıftır. Ancak her çocuğun bu ihtiyaçlarının karşılanması, onun uyumlu şemalar geliştirmesi için önemlidir. Kişinin çocukluğundan gelen mizaç özellikleri, erken dönem çevresi ve bu ikisi arasındaki etkileşim, temel ihtiyaçların karşılanmasına engel olabilir. Bu ihtiyaçlar engellenip kişi bunlardan yoksun bırakıldığında uyumsuz şemalar geliştirebilir. Şema terapi bu duygusal ihtiyaçların giderilmesine yönelik uyumlu yollar bulmalarını sağlamak amacıyla kişilere yardım eder.
ŞEMALAR
Temelde 18 şema bulunmaktadır:
- Terk Edilme – İstikrarsızlık
- Güvensizlik – Kötüye Kullanılma
- Duygusal Yoksunluk
- Kusurluluk – Utanç
- Sosyal İzolasyon – Yabancılaşma
- Bağımlılık – Yetersizlik,
- Hastalıklar ve Zarar Görme Karşısında Dayanıksızlık
- İç İçe Geçme – Gelişmemiş Benlik
- Başarısızlık
- Haklılık – Üstünlük
- Yetersiz Özdenetim – Öz Disiplin
- Boyun Eğicilik
- Kendini Feda
- Onay Aracılık – Kabul Aracılık
- Olumsuzluk – Karamsarlık
- Duyguları Baskılama
- Yüksek Standartlar – Aşırı Eleştiricilik
- Cezalandırıcılık

Uyum Bozucu Başa Çıkma Tepkileri
Kişiler oluşan şemalarla baş edebilmek için uyum bozucu başa çıkma biçimleri ve tepkiler geliştirirler. Bu baş etme biçimleri şemanın oluşturduğu şiddetli duyguları yaşamaktan kısa süre de olsa kişiyi korur. Ancak kısa sürede şemadan kaçınmaya yardım etmesine rağmen iyileştirici değildir. Şemalar kişinin anıları, duyguları ve bedensel duyumsamalarını içerirken; bu şemalarla baş etme yöntemleri, başa çıkma tepkisinin bir parçasıdır. Bu bağlamda kişiler şemalarla baş etmek için üç temel tepki gösterirler. Bunlar: aşırı telafi, kaçınma ve teslim olmadır.
Şema Teslimi: Kişinin sahip olduğu şemaya uyum sağlaması ve ona teslim olmasıdır. Kişiler kaçınmaya ya da onunla savaşmaya çalışmaz. Bunun gerçek olduğunu kabul eder ve acısını doğrudan hissederler. Şemayı onaylayan bir şekilde hareket ederler ve aynı davranış örüntülerini tekrarlarlar. Örneğin, duygusal yoksunluk şeması olan biri bu şemaya teslim olduğunda, çocukluğunda bu şemanın oluşmasına etki eden ebeveynleri gibi incitici partnerler seçme eğiliminde olur.
Şema Kaçınması: Kişiler sahip oldukları şemayla baş edebilmek için hiç yokmuş gibi davranmaya devam ederler. Şema hakkında düşünmekten kaçarlar. Şemaların ortaya çıkarabileceği olayları, düşünceleri, imgeleri yok sayarlar. Bu duygular ortaya çıktığında kendilerini bu duygulardan uzaklaştıracak davranışta bulunarak (örneğin cinsel ilişkide bulunma, aşırı yemek yeme, fazla temizlik yapma, işkolik olma, kumar oynama) kaçınma gösterebilirler. Terapiye gitmekten de kaçınabilirler.
Şema Aşırı Telafisi: Bu kişiler sahip oldukları şemanın tam tersi doğruymuş gibi hareket ederek, düşünerek, hissederek şemayla baş etmeye çalışırlar. Örneğin; çocukken başarısızlık şeması edinmiş bir kişi yetişkinliğinde çok başarılı olmak üzere fazla çalışma, mükemmel olma gibi davranış biçimleri gösterebilir. Aşırı telafi eden kişiler genellikle şemalarının aksi yönde çok fazla davranmaya çalışarak verimsiz, yorucu yaşayabilirler.
Bir şemayla üç farklı şekilde baş edilebilir. Bu davranış biçimleri herkes için farklı olabilir. Bir şemayla birden fazla baş etme biçimine örnek verecek olursak; terk edilme şeması olan biri şemaya teslim olduysa içinde bulunduğu ilişkide kalamayacak, terk edilme şemasını doğrulayacak şekilde hareket edecek, içinde kalamayacağı ilişkiye yönelik eşler seçebilir. Eğer bu kişi terk edilme şemasından kaçınma yöntemini seçerse; yakın ilişkiye girmez, yalnız kalır ve ilişkilerden kaçınır. Eğer ki kişinin terk edilme şemasına aşırı telafi gösterme davranış biçimi varsa bu kişi terk edilmenin aksi yönünde partnerine çok yapışır, onu boğar. Her küçük ayrılma için partnerine saldırır.

Şema terapi kişinin uyum bozucu baş etme mekanizmalarını keşfetmesine yardım eder.
Şema modlarıysa, şema terapinin açıklanması zor bir kısmıdır. Uyum bozucu başa çıkma tepkilerinin kümelenmiş haline şema modları denir. Kişinin şemalarının tetiklemesiyle şema modları ortaya çıkarabilir. Burada önemli olan kişinin işlevsiz modlardan sağlıklı yetişkin moduna geçmesini sağlamaktır. Kişi için o anda aktif olan şemalar ya da başa çıkma tepkileridir.
(Şema modları ve şemalar detaylı olarak ele alınacaktır).
Şema kişinin bildiği şeydir. Acı çekmeye neden olmasına rağmen tanıdık ve bildiktir. Bu yüzden kişiye doğru gibi gelir ve kişiler şemalarını tetikleyen olaylara ve insanlara daha yakın hissederler. Bu yüzden kendilerini sürekli aynı döngü içerisinde bulabilirler. Paradoksal biçimde çocuklukta ve ergenlikte kişilere zarar vermiş olan durumlar erişkinlikte de yeniden tekrarlanmaya devam eder. Bildik bir cehennemin bilmedik bir cennetten daha iyi geleceği yanılsamasına benzer. Kişi terapiyle terapistinin sağladığı güvenli alanda sağlıklı bir yetişkin olmayı öğrenir. Ve bilmediğini deneyimlemeye, dünyayı şemalarından bağımsız, objektif ve farklı açılardan görmeye başlar.
Bilinmeyen cennete cesaret edebilme ümidiyle.
Kitap Önerileri
Jeffrey E. Young, Janet S. Klosko, (2014). Hayatı Yeniden Keşfedin. Psikonet Yayınları.
Kaynaklar
Jeffrey E. Young, Janet S. Klosko, M. E. Weishaar (2017). Litera Yayıncılık.
Jeffrey E. Young, Janet S. Klosko, (2014). Hayatı Yeniden Keşfedin. Psikonet Yayınları.
Diğer yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.