Ve nasıl yakalarsa toprağı kök, suları renk, dalları kiraz Sen de öyle yakala hayatı.

“Yakala” demiş şair. Farketmeden kaçıranımız çok, biliyor.

Çok azımız gömleğimizin sol cebinde taşıyıp, arada nahifçe seviyoruz onu. O nahifçe sevenler, onlar hayatı tutmak için de bir çaba sarf ediyor ki… Kalkmak için düşercesine. Düştüğünde kalmanın ileri götürmeyeceğinden öyle eminler ki. Kalkmak zorken bir zamanlar, onlar şimdi düşenleri kaldıranlar.

Durmadan gelecek sayısız dert, keder. Onlar nahifçe alıp dertleri ve kederleri, kimini kabul kimini reddedenler. Kendilerine atfedilen maskelerin ardına gizlenmeyenler ve gizlenmek için rol kesmeyenler. Onlar her sınav çıkışı söylenmeyenler; başarıyı, saygıyı, parayı ilah edinmeyenler. Dünyayı görmezden gelmeyip hareketlerin en küçüğüne de değer verenler. Küçük bir çiçeği kitap arasına koyduklarında, dünyayı kitap yaprakları arasında hissedenler. Kıyaslamalar ülkesinden geçenlerle aynı trene binmeyenler. Ruhun ızdırabını, mağdurun acısını kutsamayıp çözüme düşenler.

Ruja fondoteni katık etmeyip kusurlarını kabul edenler. Başkalarının kusur dediklerini ise kusur gözünden görmeyenler. Olmayanı olmadığından ötürü suçlamak yerine elindekini en olası hale getirenler. Yaralarını arabeskle jiletlemeyip merhem niyetine sevgi sürenler. Pembe rüyaları siyahla boca edip gerçekçi hedeflerle dişini taşa geçirenler. Gerçek olmayan rüyaları kabuslara çevirmeden yeni hülyalara dalanlar. Şu satırları okurken geçen zamanı son anı gibi yaşayıp, içinde hissedenler.

Olduğundan farklısını düşünebilen ve değişmeyi hoş görenler. Bir parça daha iyi olmak için feda ettikleri saatleri yatırım görenler. Ruhuna asil bir duruşu rehber edinip özgürce adımlarını takip edenler. Özgürlüğü kaybetmemek uğruna özgürlüğünden vazgeçme ihtimalini göze alanlar.

Sevdalara çiçekler açtırıp can suyunu verenler. Kuşun uçuşundan, yeşilin zarafetine; mürekkebin akışından dalgaların haykırışlarına dünyayı görüp duyanlar. Suyu kana kana içerken tadına varanlar. Her adımda ayaklarının altını hissedenler. Dünyanın etrafında dönerken dans edenler. Göğe bakmak için duraklar yapıp, o duraklarda fotoğraf çekenler. Bir kedinin başını okşarken, onun şahsında dünyaya annelik edenler. Gelene “hoş geldin” diyen, gideni öylece uğurlayabilenler. Gelmeyeni bekleyerek ömrünü tüketmeyenler.

Siyah-beyaz ayırmadan grinin tonlarından bahsedenler. Korkmalarına rağmen deneyenler, başaranlar, sevinenler. Başaramayanlar, üzülenler, dövünenler, iyileşenler, denemeye devam edenler. Güneşin doğuşundan batışına, güllerin açısından soluşuna, yaprakların yeşillenişinden sararışına dünyayı fark edenler. Dirilişle dirilen, umutlanan, heyecanlananlar. Başlangıçlarda patinaj çekerken vazgeçmeyenler.

Renkleri, kökleri, dalları yakalayanlar.

Dans etmeyenleri, denemeyenleri, göğe bakmayanları hor görmeyenler.

Görmeyenlere maviyi göstermeyi kendilerine şiar edinenler.

Gözyaşlarına çiçek açtıranlar!

İşte böyle yakalasak ya hayatı!