Evet, umut etmekten korkmak ve umutsuzluğa dayanmak, biçare.
Umudunun boşa çıkması, buna şahitliğin acısına dayanamayacağının öngörüsü, yazık. Olmazsa üzülmeyim, şimdiden moda girmeyimler. Temkinli olmak adı altında, hayalleri kendine yasak etmek… İnancı doğurmamak, arafta kalıp olumsuz tarafa yuvarlanmak. “Zaten biliyordum” demenin rahatlatacağına inanmak. “Zaten moda girmemiştim, zaten rahattım” diyerek güçsüz olmadığını göstermeye çalışmak. Acı çekmediğine, darbe almadığına inandırmak ve inanmak. Dolayısıyla, yıkılmadığını da tescillemek. Böylece acıyla yüzleşmemek, kaçmak, koşmak, uzaklaşmak derininden.
Her darbe yıkar mı? Aklayıp paklamak değil, devirmek cihetinden. Hepsi kötü, soğuk, incitici, yaralayıcı mı? Yok mu öğretenler yaralarken. Bilinen şu ki, darbeye yüklediğimiz anlam darbeyi değerlendirirken bize bir bakış açısı sunar ya da sınırlar. Deneyimimizi o anlam şekillendirir. Ne umut etmeye ne de sevinmeye değer görmeyişimiz kendimizi, boşuna değildir. Öğrenmişizdir darbenin acı yakışını. Ötekinin acımızı ağzına dolayıp derinleştirdiğini görmüşüzdür. Yakın arkadaşlar listemiz vefasızlığını haykırmış, duymuşuzdur. Peki, moda girmeyimler, kendini hayallere kaptırmamalar engeller mi acıyı. Ya acının dayanılmazlığından korkumuz sebebiyle hiç yaşamadığımız sevinçler? Kursağımızda bıraktığımız heyecanların hakkı ne olacak? Sonunda üzülmeyelim diye ertelediğimiz sevinçlerin, oyun sonunda kazansak da, kaybedilmiş coşkusu. İhtimaller üzerinden sevinmeyip, gerçekleşen hayallerimize eşlik eden yalın, sade, ruhtan yoksun tebessümler. Emin olamadığımız başarımıza eşlik eden içten içe hak etmediğimizi söyleyen fısıltılarımız. Tüm güzel anların gölgesi mutsuzluk perspektifinden…
Bırak, ihtimaller de sevindirsin cesurca. Olmasa da, olmayacağına inandırsa da, olması ihtimaline dayanarak.
Ve, “Ol der ve olur” a açılsın eller. Ertelediğimiz, coşkulu, mutluluğa çıkan, iyi gelen, filiz veren umutlara kavuşmak duası sarsın ezan ve namaz arasını.
Hayal kırıklığı bizden beri dursun ve hayal etmeme korkaklığı da uzak kalsın evlerimize.