Hayatımızın değişmesini isteriz içten içe her birimiz. Fakat çoğumuz kendini değiştirmeyi göze almak istemez. Demesek, söylemesek de o sihirli değneğin bize dokunup yarınımızı bu günden çok daha iyi yapmasıdır dileğimiz. Sihirli değnek bu ya, her şeyi daha kolay daha ideale çevirecektir. Kimileri için hayatını düzene sokacağına inandığı bir eş, kimileri için eksik yanlarını tamamlayacak bir evlat, kimileri içinse hayat standartları denen maddeyi yükseltecek bir işe atıftır sihirli değnek. Sebebi kimimiz için budur ertelenmiş mutluluklarımızın. İş bulana, eş bulana, ev-araba alana kadar erteleriz mutlu olmayı. Biz erteledikçe başarısızlık da mutsuzluk da kontrolümüzdedir sanki. Bize bağlıdır ne de olsa..Peki, teker teker kavuşsak da bu hayallere, mutluluk neden bir türlü kıvranan hayatlarımıza gelmez. Kavuşunca amaç edindiğimiz hayallere, ilk adımda sevinir, heyecanlanır, gururlanırız. Peki kaç gün bizimle kalır bu duygular? Bir hafta, bir ay, bir yıl?.. Bir ömür sürecek bir soluk olmadığını anlamamız, çok uzun sürmez. Aradığına kavuştuğunda mutluluğu bulamadığını fark eden insanoğlu mutsuzluğuna yeni bir kılıf arar. Zihni mutsuzluğun acısıyla yüzleşecek kadar cesur değildir. Kıstası olan kişilere bakar ve yeni bahaneler giydirir ona. Böylece ömür hep beklemekle ve yarınlarda mutluluğu umarak, ancak mutsuzca tüketir kendini. Yarının hayaliyle gözden kaçırdığımız bu günler birikir ve arkamızda koca bir dünler yığını oluşturur. Yıllar geçip de sona yaklaştığımızda geçmişe bakar, hatamızı fark eder kaçırdığımız koca bir yaşama hayıflanırız.
Şimdi fark ediyorsam bunu, önce kendime sonra sana sesleniyorum.
Değişim zor. Ancak değişmemeyi seçmek kadar da kolay..
Sihir bende, sende, hadi!