Duygusal Yeme Tedavi Yöntemleri
Psikolojik sorunların çözümünde terapinin birçok farklı türü kullanılır. Bunlardan biri de bibliyoterapidir. Bibliyoterapi, kişinin yaşadığı depresyon, kaygı, yas, travma gini psikolojik zorlanmalarda bu zorluğu aşmak, kişinin yaşadığı durumu kavraması için bilgi vermek üzere kitapları ve hikayeleri kullanmayı amaçlar. Kitaplar çok uzun yıllardır insanların sorunlarının üstesinden gelmesi ve terapötik özellikleri için kullanılmaktadır. Kendi kendine yardım terapisi, kişisel gelişim içerikleri olanların dışında hayal gücünü açığa çıkaran, kurgu ve şiir kitaplarının da yalnızca psikiyatrik bozukluklarda değil duygusal yeme de de etkili olduğu görülmüştür. Bu bağlamda araştırmalar kısıtlı olsa da, tedaviyi desteklemek amacıyla bibliyoterapi kullanılmaktadır (Troscianko, 2018).
Tedavi amacıyla verilen yeme eğitimlerinin etkilerinin uzun vadede incelenmesi gerekli olmakla birlikte, yeme farkındalığı üzerine verilen meditasyon eğitimlerinin, tıkınırcasına yeme bozukluğu, duygusal yeme ve kilo verme sorunu olan bireylerde etkili olduğu görülmüştür (Katterman, Kleinman, Hood, Nackers ve Corsica, 2014). Yeme farkındalığı, yeme davranışı gerçekleşirken kişinin neyi, nasıl, nerede yiyeceğini düşünmesini, dış etkenlerin yeme davranışı üzerindeki etkisinin farkına varmasını ve besin ile ilgili kişinin yargılama yapmasını sağlamaktadır (Çolak ve Aktaç, 2019).
Yeme farkındalığına benzemekle birlikte, sezgisel yeme eğitimi ise acıkma, doyma gibi bireyi yeme davranışına iten sebepler üzerinde durmakta ve duygusal yemeyle başa çıkmada destekleyici olarak kullanılmaktadır. (Özkan ve Bilici, 2018).
Planlı bir tedavi, farkındalık ve duygusallığı artırmaya yardımcı yöntemler tedavide önemlidir. Ayrıca, motivasyonel görüşmeler gibi davranışı değiştirmeye yönelik yöntemlerin de duygusal yeme ve tıkınırcasına yeme tedavisi üzerinde etkili olduğu görülmüştür (Woolsey, Mannion, Williams, Steffen, Aruguete, Evans, Spradley, Jacobson, Edwards, Kensinger ve Beck, 2013).
Bireylerin algıladıkları olumsuz duyguya karşı uygulanan uyumsuz duygu düzenleme stratejilerinin daha uyarlanabilir ve etkili düzenleme stratejilerine dönüştürülmesinin faydalı bir yöntem olabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda duygu düzenleme becerisini arttırmayı amaçlayan bir tedavi olan Diyalektik Davranış Terapisi (DBT) aşırı yeme davranışının tedavisi için uyarlanmaktadır (Wiser ve Telch, 1999).
Bilişsel davranışçı terapi öncelikli olmak üzere, kendi kendine yardım terapisi ve davranışçı yöntemler de tedavi yöntemleri arasında literatürde yer almıştır (Turan, Poyraz ve Özdemir, 2015).

Yeme bozuklukları olan kişilerde bilişsel çarpıtmalar düşük benlik saygısı hissetmeye, kişinin kilo, şekil ve görünümünü yanlış anlamlandırmasına ve yeme davranışını kilo ve duygu yönetiminin bir yolu olarak görmesine yol açmaktadır. Örneğin, anoreksiya nervoza hastası bir kadın düşük kiloyu çevreyi ve hayatını kontrol etmenin bir yolu olarak görebilir ve diğerlerinden daha zayıf olmazsa başarılı olamayacağını düşünebilir. Kişi zayıfladığında da daha çok zayıf olmak ve kilo kaybetmek ister çünkü onun mükemmellik algısı zayıf beden imajıyla eşleşmiştir. Bulimiya nervoza hastası olan bireylerde ise ortak olan bilişsel çarpıtma şudur ki, onlar yeme çıkarma atakları, laksatif, diüretik kullanımı, aşırı egzersiz yapma davranışı olmaksızın kilo kaybedemeyeceklerini düşünürler. Hasta ortalama bir kiloda olmasına rağmen bu inanç devam eder. Bu yeme çıkarma mekanizması kişinin vücut imajının bozulmasına katkıda bulunan ve hastaya gerçekten şişman olduğunu kanıtlamaya yarayan bir şişmanlık ve kilo alımına yol açar. Bireyi içine alan bu kısırdöngüyü kırmak için bilişsel davranışçı terapinin bir tekniği olarak kullanılan bilişsel yeniden yapılandırmanın, yeme bozukluklarında çarpıtılmış bilişleri değiştirmekte etkili olduğu bulunmuştur. Ek olarak, davranış değiştirme stratejileri kişinin yiyecek seçeneklerini genişletmek, yemek sırasında sosyalleşmeyi arttırmak ve boş zaman etkinliklerini gıda dışı temaları içerecek şekilde çeşitlendirmek için yararlı olabilmektedir. Ayrıca, ampirik olarak doğrulanmış, beslenme bilimiyle ilgili psikoeğitim verilmesi, yanlış gıda inançlarının yeme bozukluğu hastalarında etkisiz hale getirilmesine yardımcı olabilir. (Abbott, 2001).
Problemli yeme tutumu gösteren bireylerde metakognisyonların farklılaştığını gösteren çalışmalar, metakognisyonları değiştirmenin yeme bozuklukları tedavisinde faydalı olacağını önermektedir (Konstantellou ve Reynolds, 2010). Bilişsel esnekliğin sağlanması, ruminasyon ve endişeye yönelik metakognitif terapiler uygulanması, yeme tutumlarındaki bozuklukları değiştirerek obeziteyi de ortadan kaldırabilmektedir (Rezaei, Khoshsorou ve Nouri, 2019; İnanç ve İnanır, 2015).
Tüm yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.
Detaylı Bilgi için: http://acikerisim.fsm.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11352/3115/Alt%c4%b1nok.pdf?sequence=1&isAllowed=y