Bu Bahar Geciktiniz Pavlonya
Her gün doğan ve batan güneşi görerek başladım ilk. Herkesin basıp geçtiği yol kenarı çiçeğini, kaldırım taşları arasından kendine yol bulmuş otun yeşilini gördüm.
Ve Pavlonya’yı.
“Pavlonya geç kaldı” dedi annem, “kurudu mu?” diye sordu. “Bilmem dedim, ne umrumdaydı ki pavlonya. Hâlbuki babam her sene bahis açar, ne özel bir ağaç olduğundan bahsederdi. “Birden boy attı” derdi. Babama mı, pavlonyaya mı sağırdı kulaklarım, duymazdım. Bir gün onu da gördüm. Renksiz, kuru, çiçeksiz. Nisan 21’di ve baharın ortasında geç kalmıştı. Kurumuş dedim içimden, pavlonya. Güneşin doğumuyla yaklaştığım pencereden ilk ona bakardım. Ömrünü çocuklarına fedâ etmiş ana gibi kuruydu, yeşilsiz. Faydası yoktu kimseye ve aslında kendine de. Öyle sanırdı. Kuşlar da konmuyordu dallarına. Yalnızdı, terk edilmiş. Kıskanırdı, çiçeklerini çoktan vermiş olan meyve ağaçlarını. Elma, armut, incir ve şeftali çoktan çıkmışlardı yola da, bizim pavlonya hâlâ hazırlık yapıyordu boşa.

Ben bu kuru ağacın altında yatar, gökyüzüne bakardım. Fonda mavi gökle, kuru, ince, kırılgan dallara. Tabloymuşcasına. Bir vakit pavlonyanın dallarında asılı duran küçük kestanemsi boş kutulardan sızan bir mor göründü. Açık, yormayan, nahif, zarif bir mor. Koca bir ağaçta açan bir umut mu diye düşünürken pıtır pıtır mor tonları doğdu kuru yeşilsiz dallarında. Meğer önce çiçeklerini sonra yeşilini giyermiş bu kuru ağaç. Önce evlâdını giydiren anne gibiymiş. Gün gün takip ettim çiçeklerini, saydım dallarını ve yavaş yavaş görünen yeşillerini. Kuruyan insana, umut tohumu bırakan pavlonya. Doğacak bir bebeğin sancısı gibi beklendi çiçeklerin, yeşilin. Doğdu umut, açtı yeşil, güldü çiçek. Sancılı bir vâroluşun sonundaki doğuş gibiydin. Pavlonya sabredenlerin, sabredip de selâmete erenlerin ağacı. Önce çiçeğini sonra yeşilini doğuran annelerin. Yaşı kemâle erince huzura gelenlerin. Plâtonik yaşarken kavuşan gönüllerin. İftarı bekleyen işçilerin, maviye kavuşan hayallerin. Pavlonya baharı gözleyen kuşların, şiiri kucaklayan şairin ağacı.
Utandım sonra peşin hükmümden, pavlonyayı ölü görüşümden.
Gün doğumunun evvelindeki karanlıkmış kuru dallar. Bekler ve sabredersen; evvela çiçeğini sonra da yeşilini görürsün, herkesin bildiğine inat.
Demem artık hiç, “Bu bahar geciktiniz Pavlonya?”.
Yalnızca, “HOŞ GELİNİZ”.