Davranışsal bağımlılıklar ile ilgili ilk yayınlara 1990 yıllarında yer verilmiştir. Davranışsal bağımlılıklar; online kumar bağımlılığı, online alışveriş bağımlılığı, online cinsellik bağımlılığı, pornografi bağımlılığı gibi internet temelli bağımlılıkları da kapsamaktadır (Davranışsal bağımlılıklar hakkında bilgi almak için tıklayınız). İnternet bağımlılığı da bu bağımlılıklardan biri olarak; alkol ve madde bağımlılığına oranla daha yeni bir alandır.
İnternet bağımlılığı kavram olarak tartışmalı bir konudur. Akıllı telefon bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı, ekran bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı gibi pek çok farklı alt boyut ve kavram karmaşıklığa sebep olabilmektedir.
İnternet bağımlılığı / oyun oynama bozukluğu / oyun bağımlılığı ile ilgili araştırmalara bakıldığında bilgisayar oyunlarının yararlı olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Kontrollü kullanımlarda erişkinlerde stresle baş etmede; çocuklarda hiperaktiviteyi ortadan kaldırmada yardımcı olmaktadır. Bununla beraber getirdiği riskler de çok fazladır. Öncelikli olarak, bağımlılık riskinin gelişmesi büyük bir tehlikedir. Bununla beraber özellikle savaş, dövüş gibi oyun türleri şiddete eğilimi artırmaktadır. Ayrıca filtreleme programı olmadan kullanıldığında, çocuklar çok fazla şiddet içerikli resim, görüntü, video vb. erişim sağlamaktadır. Özellikle küçük yaştaki çocuklar bu içeriklere çok daha fazla maruz kalmaktadır.
Belirtiler Nelerdir?

İnternet oyun oynama bozukluğu için belirlenen kriterler şunlardır:
- İnternet oyunlarıyla aşırı meşgul olma. Bu durum hem gerçek anlamda meşguliyeti hem de zihinsel meşguliyeti kapsar. Kişi oyun oynamıyor olsa bile oynayacağı oyunu, stratejileri düşünür ve bunlara yönelik planlamalar yapar.
- Uzak kaldığında, oynamadığında huzursuzluk, kaygı, üzüntü gibi yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması,
- Giderek artan sürede oynama, internette geçirilen sürenin günden güne artması,
- İnternet oyunlarını bırakmaya çalıştığı halde kişinin bir türlü bırakamaması, zamanını kontrol edememesi,
- Psikolojik, sosyal anlamda zararlarını ve etkisini bilmesine rağmen kişinin oynamaya devam etmesi,
- Kişinin daha önceden ilgi duyduğu alanlardan uzaklaşması, hobilerini bırakması, eğlenceye ilgisinin azalması,
- Çaresizlik, umutsuzluk, suçluluk, kaygı gibi hoş olmadığı düşünülen duyguyu değiştirmek ve ondan kaçınmak için oyun oynamak,
- Oyun oynama süresi konusunda ailesine, terapistine, diğer insanlara yalan söyleme,
- İnternet oyunu oynama pahasına önemli iş, ilişki, eğitim, kariyer fırsatlarını kaçırma, reddetme, tehlikeye atma durumlarıdır.
Kişinin, son 12 ay içinde bu belirtilerden en az beşini göstermesi klinik anlamda bir bozukluğun varlığına işaret etmektedir.
İnternet Kullanımı ve Bağımlılığı Etkileyen Faktörler
Yapılan çalışmalar internet kullanımında temel üç motivasyonun etkili olduğunu göstermektedir. Öncelikli olarak enerjiyi boşaltma, duyguların düzenlenmesi ihtiyacı kişileri internet kullanımına yönlendiren faktörlerden biridir. Kişiler gün boyu yaşadıkları stresli ruh halinden uzaklaşmak için internet kullanımına yönelebilmektedir. Bir diğer sebep, görünür olma ihtiyacıdır. Kişiler sosyal medya kullanımında ya da oyun oynadığında kendini görünür hissedebilir. Başkaları tarafından alınan geri bildirimler, beğeniler, yorumlar kişinin görülme ihtiyacına karşılık gelebilir. Kişiler kendilerini bu platformlarda ifade etmeye fırsat buldukları için kullanıma devam edebilirler. Son olarak sosyalleşme ihtiyacı karşılandığı için de internet kullanımı ilgi çekicidir. Oyunda kazandığı sanal ödüller kişinin onaylanma ihtiyacını karşılar. Sahte bir başarı duygusu yaşatır. Özellikle gerçek hayatta iletişime geçmekte zorlanan kişiler sanal ortamlarda oyunlar aracılığıyla da daha kolay iletişim kurabilmektedir. İnternet kullanımı motivasyonu açısından bu faktörler etkilidir.
İnternet her gün, her saat ulaşıma açık ve elverişlidir. Bu bağlamda alkol, madde gibi bağımlılıklara nazaran uzak kalmak daha zordur. Kişi işinden, evinden ayrılmadan kullanabilir. Ulaşımı kolaydır. Ucuzdur, kişi internet sağlayıcısına ödediği cüzi bir miktarla erişimi sağlayabilir. Çoğu aktiviteden daha düşük bir maliyete sahiptir. Görsel-işitsel zengin uyaranları olan içeriği ilgi çekici ve çeşitlidir. Kişi kendini tehdit altında hissetmez. İzlenmemek, sorgulanmamak, yaptırımın olmayışı daha rahat olmayı ve sınırsızlık hissini besler.

Siber Zorbalık
Günümüzde oldukça önemli olan bir konudur. Kişilerin uygunsuz fotoğraf, video, rahatsız edici görüntülerini sanal alemde paylaşmak, sosyal medya hesaplarını ele geçirmek, spam, virüs içerikli mailler, gönderiler göndermek, sanal para kaybı gibi teknoloji kullanarak yapılan zorbalıktır. Bu zorbalık kişilerde psikolojik sıkıntıya sebebiyet vermektedir. Bir kişi ya da grubun bir başka kişi ya da gruba yönelik zarar verici davranışlarını içerebilir. Bu bağlamda bilgisayar, internet ya da cep telefonu aracılığıyla tekrarlayan davranışlardır. Kişiler hakkında asılsız söylentiler yaymak, şantaj yapmak, alay etmek gibi davranışları da kapsar.
Siber zorbalık yapan kişiler genel olarak bazı özelliklere sahiptir. Sosyal becerisi kısmen zayıf, empati yeteneğinden yoksun, davranışının sonuçları hakkında ön sezisi bulunmayan kişilerde sıklıkla karşılaşılabilir. Kişiler daha önce benzer bir duruma maruz kalmış olabilir. Altta yatan bir intikam alma arzusu da zorbalığa sebep olabilir. Anti sosyal kişilik bozukluğu, dürtü kontrol bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu gibi ruhsal bozukluklara da siber zorbalık yapan kişilerde sıklıkla rastlanmaktadır. Popüler olmaz arzusu, kendi düşünceleri ve inançlarıyla uyumsuz kişileri cezalandırma, sanal dünyada kendini ispat etme arzusu da temeldeki sebeplerden olabilir. Aileleri tarafından ihmal ve işgale uğrayan, evde sıklıkla çatışmanın olduğu, aile içi bağların kopuk olduğu çocuklarda da daha sık görülmektedir.
Siber zorbalığa maruz kalan kişilere bakıldığında sıklıkla özgüveni düşük, kendini ifade etmekte zorluk çeken, “hayır” demekte zorlanan, arkadaş grubu içinde çekingen, aileleri tarafından fazla korunmaya alınmış çocuklardır. İnternet ortamında kendini nasıl koruyacağına yönelik bilinçsiz, gizlilik ve güvenlik ayarlarını bilmeyen, önemsemeyen, bu konuda farkındalığı olmayan kişiler diğer kişilere göre daha fazla hedef haline gelirler. Son olarak, sosyal ortamlarda zorbalık yapan, başkalarıyla sürtüşme yaşayan, onlarda nefret duygusu uyandıran kişilerde de sıklıkla karşılaşılır.
Tavsiyeler
-Günlük işlerinizi aksatan, işlevselliğinizi bozduğunu düşündüğünüz her türlü kullanım risktir.
-Günlük olarak ne kadar süre kullandığınızı takip edin. Bunun için çeşitli ekran süresi uygulamalarını kullanabilirsiniz.
-Ne zaman başlayıp ne zaman bitireceğiniz konusunda açık bir saat belirleyin.
-Bir gün için 2 saati geçmeyin, isteğinize göre bu süreyi adım adım (5, 10, 15’er dakika) azaltın. Bu tamamen sizin istek ve tercihinize göredir. Kendi hızınızı siz belirleyin.
-Oyuna, sosyal medyaya, internet kullanımına başlamadan önce 10 dk bekleyin. Erteleme becerinizi geliştirin.
-Oyun ve uygulamalar için kendinize süre sınırı koyun. Kullandığınız uygulamalarda uygulama sınırları ayarını açın.
-Telefonunuz ve bilgisayarınızdaki gereksiz uygulamaları silin. En son ne zaman kullandığınızı hatırlamadığınız uygulamalardan telefon/ bilgisayar/ tabletinizi arındırın, minimal olun.
-Uygulama bildirimlerini kapatın. Sürekli yeni bildirim gelmesi dikkatinizi kolayca dağıtacak ve o an için yaptığınız işin verimini düşürecektir.
-Kendinize sosyal medya, teknoloji detoksları uygulayın. Hiç kullanmadığınız saatler, günler belirleyin.
-Bir paylaşım yapmadan önce bu paylaşımı yapmaya neden ihtiyacınız olduğunu düşünün. Kendinize yönelik farkındalığınızı artıracaktır.
-İnternet dışı faaliyet ve etkinliklerinizi çeşitlendirin, geliştirin.
Ailelere Tavsiyeler

-Teknolojinin kötüye kullanımı ve bağımlılığı ayırt etmek gerekir. Kullanımı şiddet boyutunda değerlendirin. Size fazla gelen kullanım düzeyi çocuğunuz için yetersiz olabilir. Eğer bu konuda tam bir ayrıma varamıyorsanız bir uzmandan destek alın.
-Çocukların 2 yaşından önce ekranla tanışmamaları onlar için en iyisidir. Sosyal medya kullanımı ise 13 yaş öncesinde sakıncalı görülmektedir.
-Aileler siber zorbalık konusunda çocuklara bilgi vermelidir. Hangi yollarla siber zorbalığa maruz kalabilecekleri ve bu durumlarla nasıl baş edebileceklerine yönelik gelişim dönemine uygun olarak çocukları bilinçlendirmelidirler.
-Aileler özellikle kısıtlamak, engellemek yerine; yönlendirmeli, seçenek sunmalıdır. Çocuğunuz oyun oynarken, internetle meşgulken onunla beraber olun. Yanında oturun.
-Film, oyun hakkında onunla konuşun, düşüncelerini, oynarken hissettiklerini paylaşmasına izin verin. Kendinizi internet konusunda eğitin, internet programları hakkında bilgi sahibi olmanız işinizi kolaylaştıracaktır.
-Cezalandırma yararsız bir öğretme yöntemidir. Kişi sürekli kendini koruma ve savunma pozisyonuna geçer. Korku temelli olan cezalandırma yöntemiyle davranışlar değişse bile kısa süre sonra eskiye döner.
-Çocuğunuzla beraber internet kullanımı ile ilgili bir kurallar listesi oluşturabilirsiniz. Listeyi bilgisayarın yanında, açık bir şekilde görülebilecek bir yere yapıştırın.
-Okul zamanında okulu, oyun zamanında oyunu çocuğun yaşamasına izin verin. Günlük olarak zamanını yapılandıran çocuğun kontrolünü sağlaması daha kolay olacaktır. Çocuğunuza tutarlı, kararlı, uyumlu mesajlar verin.
-Ebeveynler uyarıları dikkate almayan, sorumluluğunu üstlenmekten kaçınan, saatlerce ekran başında kalan çocuklarına karşı yoğun duygular yaşarlar. Verdikleri emeklerin boşa çıktığını düşünerek hayal kırıklığı, geleceğini kaybettiğine yönelik endişe ya da hüzün, ona yardımcı olamadıkları ile ilgili suçluluk hissedebilirler. Bu duygular çok yoğun olduğunda tepkiler de daha sert, zorlayıcı, eleştirel, yargılayıcı olabilir. Ancak maalesef bu davranış biçimi sorunu çözmek yerine daha da karmaşık bir hale getirir. Dolayısıyla tepki vermeden önce duygularınıza ve düşüncelerinize dikkat edin. Kendinize biraz zaman tanıyın ve ani tepkiler vermekten kaçının.
-Çocuğunuzu sanat, spor faaliyetlerine yönlendirin. Bunlar, olumsuz davranışların gelişimini engellemede oldukça işe yaramaktadır.
-En önemli yöntemlerden biri rol model olmaktır. Siz teknolojiyle meşgulken çocuğunuzun kitap okumasını beklemek gerçekçi değildir. O oyun oynasa da siz yanında kitap okuyun. Ruh sağlığına yararlı olacak şekilde rol model olun. Siz değişmezken çocuğunuzun değişmesini beklemek çocuğunuz tarafından adaletsiz olarak yorumlanabilir, haksızlığa uğramış hissedebilir.
-Tek odağınızın çocuğunuz olmasından kaçının. Kendi hayatınıza ve yaşamınıza da odaklanın. Yalnızca ona odaklanmak kişinin daha çok baskı altında, sıkıntılı hissetmesine sebep olabilir. Siz ona odaklandıkça düşünceleriniz onun davranışlarına adeta mercek tutar ve olduğundan daha fazla olumsuz duygu hissetmenize sebep olur. Gerçekçi değerlendirme yapın; genellemeler, felaketleştirmeler yapan, yanlı değerlendiren düşüncelerinizin farkına varın.
-“Sen” dili yerine “ben” dilini kullanın. Kişiye davranışlarından ötürü hissettiklerinizi ifade ederken kendi duygunuz üzerinden ilerleyin. Ne hissettiğinizi ifade etmek, onun davranışlarına odaklanarak kurulan suçlayıcı söylemlerden çok daha yararlıdır. “Sen hep oyun oynuyorsun, sinirlendiriyorsun, senden bir şey olmaz, tüm notların kötü” demek yerine; “böyle olunca senin için endişeli hissediyorum, kaygılanıyorum, umutsuzluk hissediyorum” gibi söylemlerle duygularınızı ifade edin. “Sen” demek ve sürekli karşınızdaki kişiyi suçlamak, savunmaya geçmesine sebep olur. Sürekli savunmalar ve suçlamalarla geçen bir diyalogda iletişimden bahsedilemez.
-İletişim becerilerinizi arttırın. Etkili açık ifadelerle empatik bir yaklaşım gösterin. Onu anlamaya çalışın, anladığınızı hissettirin.
-Nasihat etmek, söylenmek ve aynı mesajları sürekli tekrarlamak söylenen sözün değerini yitirmesine sebep olur. Az, öz konuşun. Kısa, net mesajlar verin. Kişi sizin yol göstericiliğinize açık mı, hazır mı bakın. Düşüncelerinizi paylaşmanızı istiyor mu, sorun. Her gün, her dakika verilen aynı mesajlar sorunu daha çabuk ve etkili çözmek yerine öfkeye sebep olabilir. Dolayısıyla, iletişime daha kapalı bir hale gelmesine sebep olur.
-Ailece aktivite planlayın, beraber zaman geçirin. En son ne zaman birlikte aktivite yaptınız, düşünün. Onun fikirlerini sorun. Ne yapmak ister, nasıl bir fikri var, merak edin. Sanal oyuna gerçek hayatla yanıt verin. Kutu oyunları, fiziksel olarak eyleme geçirilecek oyunlar oynayın. Zayıflayan aile içi bağları güçlendirin. İstemediği aktiviteler için onu zorlamayın, kendiniz sevdiğiniz bir etkinliği onun da sevmesini beklemeyin. Onun farklı bir birey olduğunu, istek ve ihtiyaçlarınızın- zevklerinizin farklı olabileceğini fark edin, kabul edin.
-Çocuğunuzun sosyalleşmesine destek olun. Arkadaşlarıyla bir araya gelmesine yardımcı olun, birlikte aktivitelerini destekleyin.
-Onun yerine onun sorumluluklarını almayın. Örneğin, bilgisayar başında çok fazla zaman geçirip yemek yemedi. Odasına yemek götürür, o yedikçe bulaşıkları toplar, odasını temizlerseniz; o bir şey yapmaya, yemek için kalkmaya, odasını temizleyip düzenlemeye gerek duymaz. Sorumluluk yalnızca alınmaz, verilir. Sorumluluk verin ve davranışlarının sonucunu görmesine yardımcı olun. Bununla beraber, ihtiyacı olduğunda yardımcı olabileceğinizi de iletin.
-Değişim tek taraflı gerçekleşmez. Çocuğunuzla siz de değişin. Kendi davranışlarınızı çocuğunuzun gözünden değerlendirin, kendinize dışardan bir gözle bakın.
-Çocuğunuzun yaşına göre, bilgisayarı açık bir alana koyun. Onu tek başına kalacağı bir ortama terk etmeyin. Ek olarak bunu dijital anlamda da sağlayın. Onu bilmediğiniz bir ortamda yalnız bırakmayın. Zararlı gördüğünüz içeriklerle ilgili onunla konuşun, izah edin. Bu noktada filtreleme programları kullanın. Sosyal medyada da birbirinizi takip edin.
-Çocuğunuzun internetin sunduğu fırsatlardan yararlanabileceğini unutmayın. İnternete düşman kesilmeyin. Online dersler, ucuz ve hızlı bilgiye ulaşma gibi pek çok konuda yararlarını kabul edin. Çocuğunuzun bu yararları görmesini sağlayın.
-Onunla sözleşme yapın. Sözleşmede bilgisayar başında kaldığı süre, bu süreye uymadığı takdirde ne gibi yaptırımlarla karşılaşacağı, uyarsa ne gibi kazanımları olacağı yazılmalıdır. Nerde, ne zaman teknolojiyi kullanacağına ilişkin net maddeler olmalıdır. Birlikte imzalayın.
-Günlük saatler yerine haftalık saat sınırlaması daha yararlı olacaktır. Bazı oyunlar için 1-2 saatte bırakmak oyunun yarım kalmasına sebep olacağından bırakmak daha zordur. Hafta içinde istediği zaman diliminde oynayabilir ancak bunun kontrolünü kendi sağlamasına izin verin.
-Kendinizin ya da çocuğunuzun bir uzmandan destek almaya ihtiyacı olabilir. Başedemediğinizi düşündüğünüzde muhakkak bir uzmandan destek isteyin.
Tüm bağımlılıklardan özgürleşmek temennisiyle.
Kaynaklar
Amerikan Psikiyatri Birliği (2014). DSM-5 tanı ölçütleri başvuru el kitabı (Çev. E. Köroğlu). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
Dinç, M., (2021). Online Kumar ve Cinsellik Bağımlılığı. Kaknüs yayınları.
Öztürk, M. & Ögel, K., (ed.). Bağımlılık Tanı, Tedavi, Önleme. İstanbul: Yeşilay Yayınları, 1. Basım, 2019.
Tarhan, N. & Nurmenedov, S. (2013). Bağımlılık: Sanal veya Gerçek Bağımlılıkla Başa Çıkma. Timaş Yayınları, 2.Baskı, İstanbul.
Yay, M., (2019). Diijital Ebeveynlik. İstanbul: Yeşilay Yayınları, 2. Basım.